Bir Yanlış Anlamanın Trajik Sonu: Aşk, Kıskançlık ve Kayıp Üzerine Bir Hikaye
Acı Gerçeğin Ortaya Çıkışı
Telefonun sesini duyduğunda ancak fark etti elinin acıdığını ve kan içinde kaldığını. Açtı telefonu:
ADAM: Buyurun dedi.
TELEFONDAKİ: İyi günler beyefendi, ………. beylerin evi mi?
ADAM: Buyurun benim.
TELEFONDAKİ: Ben ……….. hastanesinden arıyorum, iki gün önce yaralı bir bayan getirdiler hastanemize. Henüz bugün kendine gelebildi. Sizin isminizi öğrenebildik, hemen gelebilir misiniz?
Adam olduğu yere yığıldı. Yanlış duymuş olabilir miydi? “Kesin sevgilisi dövdü” dedi içinden, gitmekle gitmemek arasında bocaladı. Sonra “Gidip yüzüne tükürmeliyim” diye düşündü. Fırlayıp çıktı sokağa. Attığı adımların sesini duyuyordu sadece; koştu, koştu. Hastaneye ulaştığında nefesi tıkanmıştı. Danışmadan eşinin kaldığı odanın numarasını öğrendi. Artık biliyordu ki anlatılan doğruydu; eşi yaralıydı ama neden? Merdivenleri nasıl çıktığını hatırlamıyordu. Kapıya geldiğinde doktorları gördü. Kendisini tanıttı ve eşini görmek istediğini söyledi. Doktorlardan birisi başını öne eğdi: “Başınız sağ olsun, eşinizi kurtaramadık” dedi.
Adam, aldatılmışlığın acısıyla mı yoksa sevdiği için mi bilinmez, eşinin yüzüne son kez bakamadı. Cenaze işlemlerini bile eşinin ailesine bıraktı.
Son Hediyeler ve Gecikmiş Anlayış
Aradan 10 gün geçmişti; adam iyiden iyiye yıpranmış, çökmüş, sanki hayattan elini eteğini çekmişti. Devamlı duvarda asılı duran karta bakıyordu. O arada kapı çaldı. Genç bir kurye, büyük bir paket bıraktı kapının önüne. Gülümseyerek “Doğum gününüz kutlu olsun efendim, eşiniz 10 gün önce ayırdı hediyenizi ve bugün için size teslim etmemizi tembihledi. Çok şanslısınız beyefendi” dedi ve çıkıp gitti.
Ne yapmalıydı bilmiyordu adam. Kutuyu elleri titreyerek açtı. En üstte bir kazak vardı. Üzerine iliştirilmiş bir kağıtta şöyle yazıyordu: “Çok beğenmiştin bu kazağı ama bana elbise alabilmek için vazgeçmiştin bundan, güle güle kullan aşkım.” Kutuda bir paket daha vardı, açtı… Saatti bu. Yine bir yazı: “Eve geleceğin zamanlar, geç kaldığın her dakika ölüm gibiydi. Umarım artık geç kalmazsın.” En altta da bir kart vardı. Sanki sonunu biliyormuş gibiydi yazdıkları: “Son olacak belki, belki de hep yanında, hep birlikte kutlayacağız. Bizli nice yıllara aşkım.”
Genç kadın, eşi için seçtiği hediyeleri, doğum gününde teslim edilmek üzere mağazaya bırakmıştı. Dönüşte şarjı bittiği için telefonu kapanmıştı. Yolun karşısındaki kulübeden eşini aramak istemişti merak etmesin diye ama hızla gelen arabayı fark edememişti…