Dolar 41,7202
Euro 48,3719
Altın 5.313,26
BİST 10.726,98
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 17 °C
Hafif Yağmurlu

“Görün Beni!”: Huzurevinde Vefat Eden Yaşlı Kadının Duygulandıran Mektubu

Huzurevleri, yaşamlarının son evrelerinde bakıma muhtaç kalan veya kendi tercihleriyle buraya yerleşen binlerce yaşlı insana ev sahipliği yapıyor. Ancak bu evlerde yaşayanların en büyük beklentisi, sevdiklerinden, ailelerinden gelecek bir telefon veya ziyaret… Ne yazık ki çoğu zaman bu beklentiler gerçekleşmiyor. Zira onları arayacak ya da ziyaret edecek olanlar, zamanla tembelliğe ve ilgisizliğe düşebiliyor.

İnsanlar, yaşlılıklarının son dönemlerinde genellikle yalnızlık ve hayal kırıklıklarıyla yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Aşağıdaki hikaye, bir huzurevinde yaşamını yitiren yaşlı bir kadının dokunaklı öyküsü. Huzurevi görevlileri, bu yaşlı kadının ömrünün kısa kaldığını bilerek son anlarını izlerken derin bir üzüntü yaşıyorlardı. Yaşlı kadın vefat ettikten sonra, eşyaları arasında bulunan bir mektup, tüm huzurevi çalışanlarını derinden etkiledi. Kadının dolabında, birkaç kez katlanmış halde bulunan o mektup, aslında bir yakarıştı:

Görün Beni!

“Ne görüyorsunuz hemşireler, ne görüyorsunuz?
Bana baktığınızda, pasaklı yaşlı bir kadın, yarım akıllı, ümidini kesmiş, gözleri toprağa bakan, lokmalarını çiğneyip duran ve cevap vermeyen, yüksek sesle ‘Biraz gayret et’ dediğinizde umursamayan bir kadın mı görüyorsunuz?
Sizin yaptıklarınızdan memnun kalmayan, yıllardır eskimiş bir ayakkabıyı giyen, yaşama isteği olmayan, her istediğinizi yapan, uzun iş gününü doldurmak için banyo yaptırıp yemek yedirdiğiniz yaşlı bir kadın mı görüyorsunuz?

Ne görüyorsunuz? Açın gözlerinizi hemşireler. Açın.
BANA bakıyorsunuz… Hala burada otururken size kim olduğumu anlatayım. Bana sıradanmışım gibi bakarken hikâyemi dinleyince şaşıracaksınız.

10 çocuklu bir ailenin en küçüğüydüm. Birbirlerini seven ağabeylerim, kız kardeşlerim vardı. On altı yaşındaydım ve bir kuş kadar özgürdüm. Bir süre sonra hayalimdeki erkekle tanışacağımı hayal ederdim. 20 yaşında gelin olacaktım. Evlilik yeminimi ölene dek saklayacaktım.

25 yaşına geldiğimde mutlu ve huzurlu bir ailenin özlemini çeken bir çocuğum vardı. 30 yaşına geldiğimde çocuğumun göz açıp kapayıncaya kadar büyüdüğünü fark ettim. Birbirimize çok bağlıydık. 40 yaşımda oğullarım büyüdüler ve yuvadan uçtular. Kocam oğullarımın gidişine yas tutmadığımı gördü.

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.