Kıskançlık ve Güven Üzerine Bir Aşk Hikayesi
Şüphelerin Başlangıcı: İzmir Seyahati
Anlatıcının partneri iş için sık sık şehir dışına gitmektedir ve bu seyahatlere genelde anlatıcı da eşlik eder. Ancak bu sefer partneri, İzmir’e yapacağı seyahatte ona eşlik etmesini istemez. Bu durum, anlatıcının içinde bir şüphe tohumu eker. Durumu belli etmemeye çalışsa da, son anda partnerinin “İster miydin?” diye sorması şüphelerini daha da artırır. Bahane uydurarak İzmir’e gitmeyi reddeder ve partnerini tek başına uğurlar.
İçine düşen kurtla, partnerinin İzmir’de bir villa kiraladığını öğrenir ve hiç düşünmeden aynı gün gizlice İzmir’e gider. Kiraladığı araba ile villanın önüne vardığında kalbi yerinden çıkacak gibi atmaktadır.
Yıkılan Güven: Gizli Buluşma
Villanın aralık kapısından içeri baktığında, partnerinin eski bir arkadaşıyla birlikte oturduğunu görür. Bu kişi, daha önce adını duyduğunda kıyametleri kopardığı, güvence hissetmediği ve partnerinin bir daha görüşmeyeceğine söz verdiği kişidir. Masada başka insanlar da olsa, anlatıcı için önemli olan verilen sözün tutulmamasıdır.
Gözleri kararır, öfke ve hayal kırıklığıyla kapıyı açar. “Demek benden gizli gene onunla görüşüyorsun!” diyerek partnerine bağırır. Partneri, durumu “iş anlaşması” olarak açıklamaya çalışsa da, anlatıcı için mesele niyet değildir. Asıl mesele, verilen sözün tutulmaması ve güvenin yıkılmasıdır. Partneri hatasını kabul eder ve kendisinden gizlediği için özür diler.
Anlatıcının gözlerinden yaşlar süzülürken, bir ihanet hissi olmasa da yalanın da bir ihanet olduğunu düşünür. İçinde öfke ve sevgi karışımı bir fırtına kopar. Anlatıcının sessizliği ve partnerinin yalvaran bakışları arasında, hikaye denizin sesinin duyulduğu ağır bir sessizlikle son bulur.